30 Temmuz 2013 Salı

Kitaplar, kitaplar...

Inanir misiniz fotograftaki kitaplarin hepsi hediye!


 Birincil kaynagim Finlandiya'daki sevgili arkadasim Kubra. Neredeyse her ay onun tarafindan hediye edilmis bir paket cikiyor postadan.

Sonra Amerika'dan Basak ve Elcin; Ingiltere'den Lider  geliyor.

 Ilhamimi besleyen, cokca fikir edindigim ve teknik destek aldigim  kitaplarimi ve onlari yollayan arkadaslarimi cok seviyorum. ( Yollamayanlari da seviyorum tabii ;)  )


Yakinda sirf bu kitaplar ve dergiler  icin ayri bir kitaplik almam gerekecek


Ilk onceleri tarifler bana cok zor geliyordu. Sonra yavas yavas kolayladim. Simdi artik  hemen hemen her sey cocuk oyuncagi. :))

 Belki bir gun ben de boyle bir kitap yazarim kimbilir? 

25 Temmuz 2013 Perşembe

Hamsa

Ne zamandir yapmayi dusundugum birseydi. Aslinda gecen hafta yapmistim  ama paylasmak bugune kismet oldu.

Mutlaka biliyorsunuzdur Hz. Fatima'nin elini. Hamsa diye de gecer.


Hamsa, mistiktir.
El'dir.
Dua icin acilan eldir,
Koruyan eldir,
Veren eldir,
Acan eldir. *

* Bu satirlar Hamsayi cok seven arkadasim Semsa'ya ait.  Oyle bir coskuyla anlatmis ki ona sormadan alintiladim.

Bereketiniz eksik olmasin.

23 Temmuz 2013 Salı

Guney Afrika'ya paket var

2 yil once hic aklima gelmezdi dilimi cikartarak , parmagima igne batirarak hobi olarak basladigim kecelerin gun gelip Guney Afrika yolcusu olacaklari.

Ama demek ki hersey mumkunmus.

Bu sefer ismi yazarken harf dizmek yerine kitaptan aldigim fikirle keceden bir B 612 gezegeni yaptim , Renée Anna'nin ismini orijinal Kucuk Prens kitaplarinin fontuyla yazdim. Gulunu, tilkisini ve kuzusunu da ilistirince tastamam oldu .



Sinirlari olmayan bu dunyaya bir selam cakip annesi Kucuk Prens'i cok seven Renée Anna icin  uzun ve mutlu bir omur diliyorum.



Hediye notunu da ilistirdim ama icinde ne yazdigini soylemeyecegim :))


Yunanistan'dan Turkiye'ye 5-6 gunde, ABD'ye 13 gunde, Avrupa'ya bir haftada paket tasiyan posta servisleri  Kucuk Prens ve arkadaslarini Guney Afrika'ya bakalim  kac gunde ulastiracak  ?

Aslanim benim! ( μπομπονιέρες βαπτισης τα λιονταράκια )

Dun yazmistim ya Gezi'de bizim cocuklar - ve hatta bizzat kizkardesim - direnirken ben gozum televizyonda ve bilgisayar ekraninda ellerim igne iplikte habire calisip duruyordum diye..

Asagidaki isler de o gunlerden bir ani olarak kalacak..

Once kafalari yaptim. Detaylar insani cildirtacak duzeyde ama ben detay insaniyim. Aslanlarin tacinda mutlaka altin olmali, burunlari ( her ne kadar bu asamada goremeseniz de ) minicik ve pembe olmali, kuyrugunun ucunda mutlaka kahverengi kurkunden olmali, yanaklar da al al parlamali.



Sonra govdeleri  ile birlestiler, sekerleri ve isim kartlari eklendi. Burada cok az bir kismi gorunuyor Aslinda tam 180 taneler. :))



Baba cimbomlu olunca tum tema da sari-kirmizi ve aslanli oluyor.



Evet yaptigim her isi seviyorum ve bu da bence pek guzel oldu :)))

Sevgiyle kalin ben diger siparisleri yetistirmeye geri donuyorum.


21 Temmuz 2013 Pazar

" μπομπονιερες ο μικρος πριγκιπας" ( Bobonieralar )

Gezi olaylari sirasinda bloga hic yazi yazamadim biliyorsunuz Hem icimden gelmedi hem de birden fazla vaftiz icin "boboniera" hazirliyordum.  Burada vaftiz ve dugun torenlerinde misafirlere dagitilan sekerlere boboniera deniyor. Nikah sekeri yani aslinda :) Oldukca buyuk bir sektor ve insanlar her ne kadar ekonomik kriz olsa bile ellerinden geldiginin en iyisini yaptirmaya calisiyorlar.



Kucuk Prens temasi oglan cocuklarinin vaftizinde cok moda. Yer gok Kucuk Prens. Ben de cok ekmegini yiyorum  Antoine de Saint- Exupery abi hakkini helal etsin. Ama biliyorsunuz elimden gelenin en iyisini yapmaya calisip halel getirmiyorum :)))


Bu vaftizde prensleri birer fuze misali cam tuplere ilistirip tuplerin de icini M&M's lerle doldurdum.




Bebegin yikanacagi kurnayi da bu sekilde dekore ettik.



Davetlilerin iyi dileklerinin yazilacagi hatira defterinin uzerinde de bir tane Kucuk Prens konduruverdik.




Cok yasa sen Kucuk Prens. Seni seviyorum  :)))


 

19 Temmuz 2013 Cuma

Dugunumuz var a dostlar!

Gezi olaylari basladigindan beri buyuk bir heyecanla takip ediyorum. Kiskanmiyor ve utanmiyor da degilim orada bulunamadigim icin. Elimden gelseydi diger arkadaslar gibi orada sabahlar, direnise katilirdim Allah biliyor. Ama ne yazik ki gidemedim.

Aradan gecen zamanda kaybettigimiz canlar , canlari yanan analar, yalanci politikacilar, dusen takkeler ve dahi gorunen keller , biber gazlari , toma sulari, yetmedi odunlar , palalar, ak gomlekler, KARA KARTALLAR  .. Neler neler  gorduk hepimiz. Benim gibi yurtdisinda olanlar eminim cok azina sahit oldu yoksa bilmedigimiz kimbilir neler neler yasandi.

O parktan dayanismanin, ozgurluk bilincinin , Turkiye'nin dort biryerine dagilan forumlarin yanisira ask  da cikti. Dun tesadufen rastladigim  blogda hikayesini  duygulanarak okudum, bugun de o askin dugun davetiyesine rastladim.

Hadi beni iyice kiskandirin da gidin o dugune siz de.. Tek korkum Gezi Parki'ndaki ihlamur kokusuna, kuslara boceklere, bir bardak caya ozenip de tweet atanlarin  parkta boyle bir mutluluga izin vermemesi.  Ne olur sasirtin beni ey amcalar. Birakin parkta filizlenen , direnisle ve yardimlasma ile alevlenen bu ask ayni parkta mutlu sona ersin.

Hadi...



18 Temmuz 2013 Perşembe

Şip-şak

Dun aksam saatlerinde facebooktaki sayfama bir mesaj dustu. Daha once Arzu'nun ikizleri icin yaptigim kapi susu tasarimi begendiklerini ve siparis vermek istediklerini soylediler. Ama bir sorunumuz vardi, isimligin persembe gunu ellerinde olmasi gerekiyordu.

Demokraside ve Dilara'da careler tukenmez. Sip-sak kartonlar kesildi, elyafla dolduruldu, cembere keceler dikildi , roket, uzayli ve dunya ilistirildi. Bos kalan yerler yildizlarlar suslendi veee tasarima en cok yakisan isim uzerine islendi : UZAY  :)))

Modeli biliyorsunuz ama gene de fotografini koymak isterim.


Bugunlerde hediye paketini  tul ile yapmak  cok hosuma gidiyor.  Malum mevsim yaz , efil efil :))


Ha unutmadan soyleyeyim isimlik su anda Istanbul'a dogru yol alan bir otobusun torpido gozunde.  Yani persembe sabahi Istanbul'da olacak .






10 Temmuz 2013 Çarşamba

Sevgi emektir, birlikteliktir ve paylasilinca daha da buyur.

Ne guzel isim degil mi Asya? Bana hep "Selvi boylum al yazmalim" filmini cagristirir. Sanki tum Asya'lar benim icin filmdeki  ceylan gozlu ve  utangac  Turkan Soray guzelligindedir .






Bilirsiniz; filmde Asya buyuk aski Ilyas ile ona zor zamanlarinda kol kanat geren Cemsit arasinda kalir. Ve en sonunda " sevgi emektir " diyerek kendisine ve cocuguna kucak acan Cemsit'i secer.  







Sevgi emektir, paylasildikca buyur. 

Birlikteliktir.


Birliktelik de oyle bir guc yayar ki , kimse karsisinda duramaz en sonunda pes eder. 

Ve ben inaniyorum ki buyuk bir sabirla direnen, boyun egmeyen, binbir emekle haksizliklarin karsisinda duranlar da  en sonunda emeklerinin karsiligini alacaklar
Neden inaniyorum biliyor musunuz?
 Inaniyorum cunku ayni inanci dun aksam  hazirlanmis  "yeryuzu sofralarindaki" yere gazete sermis orucunu acan , oruc olmadigi halde evinden yiyecek getirip cadde ortasinda tanimadigi arkadaslari ile  paylasan insanlarin gozunde  gordum.

O gozlerde katiksiz bir sevgi ve dirayet de vardi .

Seni  seviyorum  CARSI,seni seviyorum Antikapitalist Muslumanlar, Redhack... Fiziki ya da dusunsel olarak emegi gecen herkese cok saygi duyuyorum.

Bakin su fotograflara , ayni enerjiyi sizler de gormuyor musunuz?


(fotograf: Nazim Serhat Firat )


Asagidaki  isimlik de emek emek isledigim , yuzunu  gormedigim ama cok guzel  bir melek oldugunu bildigim  bebek  Asya icin.

Gule gule kullansin, melekler yanindan hic eksik olmasin ve ileride guzel ve farkli bir Turkiye'de yasarsa eger yukaridaki abi ve ablalarina da  bir ufacik tesekkur etsin.





4 Temmuz 2013 Perşembe

Nerede kalmistik?

Iki aya yakin bir sure gecti hayatimdan bloga yazmayali..


Mayis ayinin sonundan beri tek beden olduk , kalplerimiz  Gezi Parki'nda atti.
Bazilarinin benim gibi ici gitti ama bir turlu kendimizi  oraya tasiyamadik. Bazilari da orada olup da gaz yedi,yaralandi,sakat kaldi ve canlarini kaybetti. Bilgisayar basinda ziril ziril agladigim, orantisiz zekaya sapka cikartip dakikalarca guldugum,  vicdansizligi bir kere daha -hem de nasil iyi -anladigim gunler yasadik. Tum kaybettigimiz  canlari tekrar saygiyla anmak isterim.

Haziran ayi benim icin kotu bir aydi cunku can dostumdan ayrildim. Sutlac oglum bizi ardinda birakti gitti . Simdi penceremden her gun baktigim ormandaki agaclarin birinin altinda yatiyor. Her sabah masanin basina oturdugumda Mia'nin basini oksarken O'na da bir selam cakiyorum.Ne zaman isimden basimi kaldirsam oradan bana bakiyor biliyorum. Keske bu kadar aniden ve erkenden gitmeseydin be Sutlacaki.. Seni cok ozluyorum.

Butun bunlar yasanirken ben calismaya devam ettim. Hatta en verimli ay bu aydi. Siparisler beni bayagi zorladi ama ustesinden gelmeyi basardim dolayisiyla da artik limitlerimi ogrenmis bulunuyorum :)) Ufak tefek gecikmelerden dolayi bana anlayis gosteren sevgili musterilerime bir kere de buradan tesekkur ederim.

Yaptiklarimi yavas yavas paylasacagim ama bu gecenin mesajinda sadece iki tek  fotograf koymak  isterim.

Birini  zaten yukarida paylastim, her gordugumde hala icim titriyor. Asagidaki ise Turkiye'ye gidip de o gunlerde orada bulunamayan, bundan dolayi ici sisen bendeniz  capulcunun duygularina ayna oldu.


Artik arayi bu kadar uzatmayacagim soz..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...